27 Haziran 2011 Pazartesi

Jo Jo in the Stars (2003)

Marc Craste, 1986 yılında Nick Cave and the Bad Seeds grubunun The Carny isimli parçasını ilk dinlediğinde, müzikten ve anlatılan hikayeden çok etkilendi parçanın görsel yorumunu yapmak üzere işe koyuldu. Nick Cave ve grubunun da bir ara ilgilendiği ve çeşitli aşamalardan geçen proje, dönüşe dönüşe Jo Jo in the Stars filminde hayat buldu.

Bir trapez sanatçısı olan Jo Jo ve onu uzaktan taparcasına seven, aşkların nadiren mutlu bir sonu olduğunu öğrenen isimsiz bir kahramanın öyküsüdür bu. Karabasanımsı, ama aynı derecede korkutucu bir güzelliğe sahip, siyah beyaz, distopik bir dünya tasviri fonunda yaşanan bir masal.

Hüzünlü bir müzik, harika bir görsellik ve kapkaranlık öyküyü nefis bir şekilde bir potada eriten filmin esin kaynağı olarak David Lynch'in Eraserhead ve Wim Wenders'in Wings of Desire filmlerini sayıyor yönetmen Marc Craste.

On uzun yıl boyu yağdı yağmurlar, ve her geçen yılla birlikte gelenler yavaş yavaş azaldı, dev salonlar bomboş kalana dek. Bir zamanlar şaşırtıcı olan, eğlendirmiyordu artık. Kalabalığı yeniden çekmek için, yeni korku malzemeleri gerekiyordu. Birileri - veya bir şeyler...

12 dakikalık kısa film, 2004 yılında BAFTA en iyi kısa animasyon ödülüne layık görüldü ve aralarında Ankara Uluslararası Film Festivali de olmak üzere 80'in üzerinde festivalde gösterildi. Marc Craste, 2009 yılındaki 24 dakikalık bir sonraki filmi Varmints ile de BAFTA ödülüne aday gösterildi.

26 Haziran 2011 Pazar

Paradise (1984)

1942 Hindistan doğumlu animatör Ishu Patel, 1972 yılında NFB (National Film Board of Canada) bünyesine katılmış ve o zamandan beri Perspectrum, Afterlife, The Bead Game gibi tanınmış filmlerini çekerken çok çeşitli animasyon teknikleri geliştirmiştir. 1984 tarihli 15 dakikalık filmi Paradise için geliştirdiği teknik ise alttan ışıklandırmalı iğne delikleri tekniği.

Nefes kesici bir manzaranın ortasındaki gözkamaştırıcı bir sarayda, rengarenk tüyleriyle bir kuş imparatorunu eğlendirmektedir. Dışardaki kıskanç siyah kuş, saraydaki rakibi kadar arzulanır olmak istemektedir. Ama imparatorun gözdesi olmanın bedelinin altın bir kafeste yaşamak olduğunu görünce, özgürlüğün değerini anlar.

En iyi kısa animasyon Oscar adaylığı ve Annecy festivali Jüri Özel Ödülü dahil birçok ödüle layık görülen filmin müziklerine de küçük bir parantez açmak gerek. James Last'ın unutulmaz bestesi Yalnız Çoban (The Lonely Shepherd), panflüt virtüözü Gheorghe Zamfir'in yorumuyla hayat bularak filmle mükemmel bir biçimde bütünleşmiştir. Bu unutulmaz parça, Once Upon A Time In America ve Kill Bill filmlerinde de kullanılmıştır.